A- A+

4. KİVİNİN BOTANİK ÖZELLİKLERİ

4-KİVİNİN BOTANİK ÖZELLİKLERİ

Kivi, sarılıcı, tırmanıcı, yaprağını döken, çok yıllık bir bitkidir. Birçok sarılıcı tür gibi sürgün gelişmesi çok kuvvetlidir. Yıllık sürgün uzunluğu 8 m'ye kadar çıkabilmektedir. Doğada, tırmanması ve yayılması sürgünlerinin bu hızlı gelişmesi sayesinde olmaktadır.

 Kivi bitkisi birçok yönlerden asmaya benzemektedir. Literatürde esasen "kivi asması'' ya da "asma'' olarak adlandırılmaktadır. Sürgün gelişmesi, tırmanıcı- sarılıcı oluşu, yetiştiriciliğinde desteğe alınması ve desteklenme şekli, yaz ve kış budamaları, vegetasyon başlama ve bitiş zamanları, göz oluşumu ve verimliliğini etkileyen etmenler gibi fizyolojisi asmaya çok benzemektedir. Yıllık bakım işlemleri de bağcılıkta uygulanan işlemlerle benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte bağcılıktan farklı yönleri de vardır. Bitkinin 2 i (erkek ve dişi çiçeklerin ayrı bitkilerde) oluşu, tozlanması ve meyve tutumu, meyve şekli ve oluşumu, fazla su isteği ve nemli yerlerde yetişmesi as (üzüm) farklı yönleridir.

4.1. Toprak altı organları;

 Kökler: çok ve etlidir. Bazı kökler derine gitse de çoğunluğu toprağın üst kısımlarına yayılma eğilimindedir. Kivinin kök yapısı dağlımı, gelişmesi ve işlevleri hakkında fazla bilgi yoktur. Topraktan su isteği iklim ve bazı toprak koşullarına bağımlıdır Kök hacmi, toprak üstü organlarına göre daha azdır. Toprak üstü aksamın su tüketimini karşılayabilmesi için toprakta yeterli su bulunması gerekir. Bu durum da, kivi yetiştiriciliğinde su ve sulamayı önemli hale getirir. Kökler kuraklıktan zarar gördükleri gibi, topraktaki aşırı sudan da zararlanır. Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde köklerde boğulma görülür. Çünkü kökler çoğunlukla toprağın üst 40 cm’lik kısmında bulunurlar. Bu nedenle, kuraklıktan, derin toprak işlemeden, toprak kaynaklı mantarı hastalık ve zararlılardan (Nematod) çok etkilenir ve zarar görürler. Bununla birlikte çok bol saçak kök oluşturur ve bu kökler kendilerini çabuk yenileyip çoğalırlar.

4.2 Toprak üstü organlar;

 Kivi asmasının toprak üstü organları morfolojik olarak gövde, iskeleti oluşturan ana kollar çubuklar ve yıllık sürgünlerden oluşur.

Gövde: Yeni dikilmiş bitkilerde zayıf ve kırılgandır. Bu yüzden terbiye edilmesinde desteğe ihtiyaç gösterir. Aksi halde dik ve düzgün gövde oluşturamaz. Doğada gövde, bitkinin tutunacağı destek olmaması durumunda bitkiyi dik tutamaz. Bu gibi durumlarda bitki toplu bir çalı formunu alır Gövde, omcalarda olduğu gibi kalınlaşır. Çapı 20 cm’yi geçen gövde kalınlıklarına sık rastlanır. Gövde dışındaki yaşlı kabuk açık renklidir, kolay soyulmaz.

Kollar: Gövdeden çıkan sürgünlerin yaşlanıp kalınlaşması ile oluşur. Kolların sayı ve uzunlukları asmanın terbiye edilmesinde önemlidir. Yıllık sürgünleri taşıyan kollar yetiştiricilikte tel üzerinde bulundurulur. Kollar budanmaz ve şekil verilmezse gövde gibi uzar ve kalınlaşırlar.

Çubuklar: sürgünlerin odunlaşmış durumudur. Normal olarak yaprak dökümünde olgunlaşmış ve odunlaşmış durumdadırlar. Meyveleri verecek sürgünler yaşlı çubukların gözlerinden sürerler. Bunlar da te tutturularak desteklenirler. Çubukların uzunluğu, sayı ve yerleri terbiye şekline göre değişiklik gösterir.

KİVİ TOPRAK ALTI VE ÜSTÜ ORGANLARI

Gözler: Yaprakların koltuklarında oluşur. Gözler verimli veya verimsiz olabilir. Verimli gözlerde meyve taslakları bulunur. Verimsiz gözlerde yalnız sürgün ve yaprak taslakları vardır. Kivi ‘de de meyve ve sürgün taslakları, normal olarak (asmada olduğu gibi) oluştukları yıl değil, izleyen vegetasyon döneminde sürer gözlerin uyandığı devrede oluşmaya başlar Gözlerde meyve taslağı oluşum ve gelişmesi yaprakların gölgelenmesi ile olumsuz yönde etkilenir. Bununla birlikte kıştan önceki taslak sayılan kivide daha çoktur Sürgünlerin uç göz oluşturmaması ile de asmalardan ayrılık gösterir. Bir araştırmaya göre çiçeklenme döneminde, ilk oluşan göz de 13 yaprak taslağı belirlenmiştir Yaz ortasına doğru gözlerin oluşumu tamamlanmıştır. Bu şekilde dinlenmeye giren gözlerde 15 yaprak ve dip gözler taslak halinde belirlenmiştir. Çiçek taslağı oluşumu doğal dinlenme başlamadan 2 ay önce tamamlanır. Soğuklama isteğinin karşılanması çiçeklerin olmadan dökümünü önler. Dişi ve erkek bitki klonlarının soğuklamaya tepkileri de farklıdır (Brundeli 1976). Yaprak diplerinin kabarmasıyla oluşan kabuk altında kışı geçiren gözler, soğuktan korunur. Kivi asmalarında gözler vinifera'lardan 1- 2 hafta önce uyanır. Uyanmadan 5-6 gün önce gözlerin kabarması uyanmanın habercisidir. Uyanmanın tamamlanması 10-15 gün alır. Çubuklardaki bütün gözler uyanmaz. Özellikle çubukların alt gözleri ile kuvvetli, kalın ve boğum araları uzun olan çubuklarda uyanma az olur. Hayward çeşidinde gözlerin yarsından azı uyanır ve sürer. Uyanmadan sonra kısa bir duraklama geçiren sürgün gelişir sonra hızlanır ve 3 hafta içinde sürgün boyları 15-20 cm’ye ulaşır

Sürgünler: Gözlerin uyanmasıyla oluşur. Genç sürgün ve sürgün ucu tüylüdür. Tüylerin uzunluğu ve çokluğu çeşitlerin ayırımında kullanılan bir ölçüttür. Ayrıca sürgün ucu bazı türlerde tüylerin rengi nedeni ile kırmızıdır.

Actinidia’lar vegetatif gelişmesi kuvvetli olan bitkilerdir. Sürgünler vegetasyon süresi içinde 5-6 m uzunluğa ulaşabilirler. Yaşlı kısımlardan çıkan obur dallar 1 yaşlı çubuklardan oluşan sürgünlere göre daha kuvvetli gelişir ve uzarlar. Sürgün, başlangıçta yeşilimsi kahverengi olmasına karşılık zaman ilerledikçe kabuk kahverengileşir. Yaprak dökümünden sonra sürgün ve olarak adlandırılır. Bazı kuvvetli olmayan sürgünleri uçları vegetasyon dönemi içinde körleşir. Bu sürgünlerde 3-6 yaprak bulunur ve koltuk sürgünleri oluşur. Böyle sürgünler "terminating'' olarak adlandırılır Nonterminating'' de ise uç körleşmesi olmaz, vegetasyon sonuna kadar sürgün uzamaya devam sürgün ucunda turunçgiller ve asma (üzüm) de olduğu gibi uç göz oluşmaz sürgünlerin bir kısmında büyümenin yaz içinde durmasının nedeni bilinmeme uzaması duran (terminating) sürgünlerle, uzaması devam eden (nontermi nating) sürgünlerin oranı çeşitlere göre (erkek ve dişiler da farklılık gösterir.

Sürgünlerin büyüme hız ve gelişme gücü de çeşitlere göre farklılık gösterir. Hayward, diğer çeşitlere göre daha zayıf gelişir ve terminating' sürgün oranı fazladır. Sürgünlerde tutunmak için sülük yoktur. Bitki ancak uzaması devam eden sürgünlerin uçları ile desteklere tutunur ve sarılır. Öyle ki 1 cm çapındaki kargı, dal veya kendi sürgününe bile spiral yay gibi sarılır odunlaşır. Bu yolla ağaç ve ya diğer desteklere tırmanır. Sürgünler gevrek ve kırılıcıdırlar. Kırılmalarını önlemek için rüzgâr kıran tesisi ve tellere bağlanması kivi kültürünün önemli işlerindendir. Yaprak dökümünde sürgünler odunlaşmıştır ve çubuk adını alır. Çubuklar Actinidia’lar aşı veya köklendirme yolu ile çoğaltılmasında kullanılırlar.

kivi dal ve sürgünler

Yaprak: Bu türün en ilgi çeken organlarından birisidir. Sürgün üzerinde yaprakların dizilişi 215 veya 2/3 spiral şeklindedir. Boğum araları yaprakların küçük olduğu uç kısımlarda kısa, yaprakların tam büyüklüğünü aldığı orta ve dip kısımlarda uzundur. Bir bitkide 2.000-3.000 adet yaprak olur ilk 30 günde hızlı olan yaprak büyümesi, sonra yavaşlar. Tam gelişmiş bir yaprağın çapı 20 cm’yi geçer. Böylece bir bitkinin yaprak alanı 40-60 m2 olabilir. Dikim sıklığı ve gelişme durumuna göre 1 dekarda 3000-6.000 m2 yaprak alanı olabilir. Bu durumda da fazla su kaybı nedeni ile çok su isteğinin gerekçesi kolayca açıklanabilir. Yapraklar açlık yeşil renkli ve kalp şeklindedir. Yaprak alt tüylüdür. Kenarları dişlidir. Yaprak sapı uzundur. Yapraklar bazı türlerde göze hoş gelen renk ve şekillidirler. Bu türler, bu özellikleri nedeni ile bahçe düzenlemesinde dekoratif amaçlarla kullanılırlar. Bunlara örnek olarak Actini chinensis variegate verilebilir. Yapraklar kasım sonlarında kahverengi veya bakır rengi allarlar. Normal olarak aralık içinde yapraklar dökülür.

Çiçek yapıları: Çiçekler yaprak koltuğunda tek tek veya salkım şeklinde olabilir. Bu durum çeşitlere göre değişir. Örneğin Hayward ve Bruno çeşitlerinde çoğunlukla çiçekler tek tek oluşurken, erkek çeşit olan Matua'da 3'lü gruplar halinde oluşur. Bu durum birincil ve ikincil çiçek gözlerinin gelişme sırasında körleşmesi sonucudur. Çiçekler hem "körleşen'' (terminating) ve hem de "körleşmeyen'' (Nonterminating) sürgünlerde olursa da birincilerde daha az görülür. Sürgün ucunda çiçek görülmez. Çubuk boyunca verimlilik değişkendir. Verimlilik ilkbaharda erken uyanma ile artar. Hayward çeşidi diğerlerine göre daha az çiçek oluşturur. Bu durum verimli sürgün/çubuk, çiçek salkımı/sürgün ve çiçek/sürgün değerlerinde azalışın sonucudur. Çiçek salkım sapı 1-2 cm uzunluğundadır. Çanak yaprakları çoğunlukla 5 seyrek olarak 2-4 adet veya fazladır. Bunları kaplayan kahverengimsi tüylerin gelişmesi tozlanmadan sonra hızlanır. Taç yaprakları fincan şeklinde ve 5 adettir. Uzunca olan taç yapraklarının uçları yuvarlak, dip kısımları yeşil veya pembemsi tırnak şeklindedir. Açılışta saf beyaz olan taç yaprakların rengi, sonra kirli beyaz veya sarımsı olur. Çanak ve taç yapraklar erkek ve dişi çiçeklerde benzerlik gösterir. Ticari olarak yetiştirilen kivi çeşitleri 2 evciklidir Diğer bir değişle meyve oluşması için tozayıcı erkek bitkiler gereklidir. Dişi çiçeklerde de erkek organlar vardır. Örneğin Hayward çeşidinde yaklaşık 160-200, bir erkek çeşit çiçeğinde 120 180 erkek organ vardır.

kivi erkek ve dişi çiçekler

Erkek ve dişi çiçekler arasındaki en belirgin fark yumurtalık ve gelişmesin de görülür. Dişi çiçeklerde çok sayıda karpel vardır. Böylece yumurtalık oluşmuştur. Karpeller de iki sıra halinde 10-20 ovul vardır. Bunlar tohumları oluştururlar. Dişi çiçeklerde morfolojik olarak stamenler vardır. Ancak fizyolojik olarak yeterli değildirler. Buna karşılık dişi çiçeklerde pistil çok iyi gelişmiştir.

Erkek çiçeklerde de yumurtalık vardır ancak gelişmemiştir. Buna karşılık erkek organlar iyi gelişmiştir, polenler canlı ve çimlenme yeteneğindedirler. Şekil 3'te erkek ve dişi çiçeklerin yapıları görülmektedir.

Özet olarak bütün Actinidia türleri gibi kültürü yapılan kivi iki evciklidir. Normal meyve tutumu için kültürü yapılan çeşitlere (Hayward, Bruno, Monty, Abbott babalık yapacak tozayıcı çeşitler Mauta, Tomuri )gereklidir. Meyvesi için yetiştirilen çeşitler fizyolojik olarak dişi çiçekli, tozayıcılar erkek çiçeklidir. Dişi çiçekli çeşitlerde çiçeğin bütün organları tam olduğu halde polenleri canlı değildir. Erkek çiçeklerde ise yumurtalık az gelişmiştir. Dişicik borusu ise iz şeklindedir.

 Henüz çiçeklenmemiş genç bitki ve fidanların erkek veya dişi oluşlarını belirlemek zordur. Çoğunlukla çiçeklenince anlaşılırlar. Bununla birlikte bazı vegetatif özellikler erkek ve dişi çiçekli bitkilerde farklılık gösterir. Actinidia türlerinde iki evciklilik kesin değildir. Bazı erkek bitkilerin küçük meyveler verebildikleri görülmüştür. Bu gibi bitkilerde bazı çiçeklerin kendini dölleyebildikleri ve meyve bağladıkları torbalama denemeleri ile ortaya konmuştur. Bu durum kendine verimli bitkilerin elde edilebileceğinin kanıtı olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde kendine verimli bitkilerin elde edilmesi birçok tozlanma sorununu ortadan kaldıracak, erkek bitkilere gerek kalmayacak ve verim artışı sağlayacaktır.

Tozlanma ve meyve tutumu: Birçok meyve türünde çiçeklerin %5-10 unun meyve tutması ve meyve oluşturması ekonomik verim almak için yeterlidir. Çok sayıda çiçek meyve bağlamadan dökülür veya tutan meyveler de sonradan dökülürler. Yine birçok türün meyvesin de az sayıda tohum bulunur.

 Kivi, yukarıdaki 2 özellik bakımından da diğer meyve türlerinden ayrılır. Yeterli ve ekonomik ürün alabilmek için çiçeklerin çoğunun tozlanmasına ve meyve bağlamasına ihtiyaç vardır. Normal olarak kivide meyve dökümü olmaz. Actinidia’lar diğer türlerden ayıran ikinci önemli farklılık ise meyvelerinin çok sayı da tohum içermesidir. Normal irilikteki meyvelerde 1.000 den fazla tohum vardır ve meyve iriliği ile çekirdek sayısı arasında yakın bir ilişki vardır. Normalden az sayıda tohum içeren meyveler küçük, yuvarlak ve çok tüylü olurlar. Tozlanma yeterli olmazsa birçok çiçek belli bir dereceye kadar meyve tutar. Bu yüzden toz tutumunu sonuçta da verimi etkileyen en önemli etmenlerden birisidir. Yetiştiricilikte pazarlanabilir meyve üretimi için böceklerle tozlaşma esastır. Örneğin keselenmiş dişi çiçekler hiç meyve tutmaz veya meyveler çok küçük Olur

Ticari yetiştiricilikte tozlanma arılarla olur. Rüzgârla tozlanma çok az meyve tutumu sağlayabilir. Bu yüzden arı çalışmasının az olduğu çok rüzgâr alan veya gölge yerlerde yeterli tozlanma olmaz ve meyveler çok küçük kalır. Öte yandan erkek çiçeklere olan dişi çiçekler daha iyi tozlanırlar ve iri meyve oluştururlar iri bir meyvede 1000-1200 tohum bulunur. Bu sayıda tohumun oluşması için de bir çiçeğe 2.000-3.000 polen tozunun gelmesi gerektiği düşünülebilir.

Kivi erkek çiçeklerinin iri, gösterişli ve parlak sarı erkek organları vardır. Bir erkek çiçekte 150 kadar erkek organ bulunur. Ancak çiçeklerde nektar (çiçek özü) yoktur Bu yüzden de çiçekler arılar için cezbedici değildir Kuru olduğu için de polen tozlarının arılarla toplanması zordur. Bununla birlikte yağmurla veya çiğle Islandıktan sonra arılar için çekici olur ve kolay toplanabilir. Dişi bitkilerin çiçeklerinin polenleri protoplazma eksikliğinden çimlenemezler. Arılar ise erkek çiçeklere daha çok giderler. Erkek çiçekler açılışını izleyen 2-3 gün süre ile canlı polen verirler.

Dişi çiçekler, çiçek açımından 7-9 gün sonraya kadar tozlanabilir ve meyve bağlarlar. Tozlanmada esas çiçeklenmenin ilk 5 günüdür. En iri meyveler bu dönemde tozlanan çiçeklerden alınır. Açılıştan sonraki 2-3 gün içinde taç yaprakla l ile erkek organlar kahverengileşip solsa da tozlanma devam eder. Ancak bu durumdaki çiçeklere arılar daha az uğrar. Böceklerle tozlanma esas olarak çiçek açımından hemen sonra olur. Daha sonra (taç yapraklar dökülmesinden sonra) ise rüzgârla tozlanmanın daha çok olduğu bilinmektedir. Uygun iklim koşulların da rüzgârla fazla miktarda polen taşınır ve bir ölçüde tozlanma sağlanabilir. Döllenen çiçeklerde Dişicik tepesi kahverengileşir ve solar. Döllenmeyenlerde ise renk beyaz kalır ve dişi organın görünümü değişmez.

 Doğada kendiliğinden yetişen kivi bitkilerinin nasıl tozlandıkları konusunda bilgi yoktur. Ancak anavatanı olan Çin'de yetiştiriciler tozlanma için bahçelerde bal anlar bulundururlar. Birçok böcek türü ile de tozlanma olabilmekte Ancak yetiştiricilikte pratik olarak bal arılarından yararlanılır.

Dişi çiçekler açılıştan 2-3 gün sonra böcekler için çekiciliklerini kaybettiğinden, erkek çiçekler de açılışını izleyen 2-3 gün içinde polen tozu verebildiklerinden etkin bir tozlanma için erkek ve dişi çiçeklerin açılma zamanlarının uyuşma çakışması gereklidir Çeşitlerin güney İtalya’da çiçeklenme başlangıç ve bitim tarihleri şöyle olmaktadır.

ABBOTT:17 Nisan-27 Mayıs

MONTY:19 Nisan-Haziranın ilk Haftası

ALLISON:20 Nisan-29 Mayıs

TOMURİ: 20 Nisan-29 Mayıs

BRUNO: 20 Nisan-29 Mayıs

HAYWARD: 22 Mayıs-2 Haziran

Yetiştiricilikte iyi bir tozlanma için erkek bitkilerin sayısı ve yerleri, yeterli sayıda ve arı bulundurulması, arıları cezbedecek diğer çiçeklerin az bulunmaması önem taşır. Öte yandan el veya makina ile yapay tozlaşma da yapılabilir. Elle tozlaşma daha çok ev bahçelerindeki bitkiler için uygulanır. Bir erkek çiçekle, 4-5 dişi çiçek her birinin üzerlerinde 1-2 kez silkelemek sureti ile tozlanabilir. Geniş alanlarda ise toplanan erkek çiçek polen tozları hava ile dişi çiçeklere püskürtülebilir Polen tozları 4-6°C'de kapalı polietilen torbalarda çiçekli veya yalnız toz olarak 48 saat bekletilebilir. Yeterli bir tozlanma için bir hektar alanda 10 adet ari kovanı bulundurulması önerilir. Kovanlar dişi çiçeklerin %15'i açınca bahçeye getirilir ve son çiçeklerin taç yaprakları dökülürken uzaklaştırılır. Aksi halde, bahçede bırakılacak arılar hastalık kontrolü için yapılacak ilaçlamalardan zarar görürler.

Suni tozlaşma, çiçeklenmenin kısa sürdüğü yıllarda 2 (çiçeklerin %30 ve 90'i açınca), uzun sürdüğü yıllarda ise 4 kez (çiçeklerin %30-%50-%70 ve %100'ü açılınca) yapılır. Bu durumda her çiçek en az bir kez tozlanmış olur. Sun'i tozlaşma iri meyve elde etmek amacı ile uygulanır. Ancak sık aralıklarla aşırı sun'i toz- lama yapılması ters etki yapar. Meyvedeki tohum sayısı azalır, irilik düşer. Bu durum sonradan gelen polen tozlarının önce gelenlerin gelişmesini engellemesi ile açıklanır. Bu olay "aşırı tozlaşma etkisi" olarak adlandırılır ve bunu önlemek için tozlanmalar arasında 48-72 saat aralık bırakılmalıdır.

Elle, bir Hayward asmasının bütün çiçekleri yarım saatte tozlanabilir Bir dekarda bulunan 25 dişi asmanın 3 kez suni tozlaşması içinde 13 saat işçilik yeterli olabilir.

 

 

Kivinin Meyve yapısı ve özellikleri:  Actinidia meyvesi dişi çiçeğin döllenmesi sonucu yumurtalığın gelişmesi ile oluşur. Olgun meyvede kabuk açık kahverengi, kısa ve yumuşak tüylüdür. Kendiliğinden doğada yetişen türlerin meyvelerinde renk ve irilik bakımından farklılık görülür. Bunlar arasında renk yönünden meyve eti çok çekici türler vardır. Örneğin meyve eti kırmızı, yalnızca çekirdeklerin etrafı kırmızı ya da krem rengi olan meyveler görülebilir. Normal olarak, yetiştiriciliği yapılan türlerin meyve eti rengi açık yeşildir. Çekirdeklerden dışa doğru açık renkli ışınımsı krem rengi uzanımlar görülür.

Döllenmiş yumurtalıktan olgun meyve oluşması için 20-24 hafta gereklidir. Başka bir deyişle, bu süre çiçeklenme ile olgunlaşma arasındaki süredir. Bu süreç içinde meyve ağırlık ve hacmi birkaç yüz kat artar.

Meyve gelişme sürecinin ilk 8-9 haftasında hızlı bir gelişme görülür. Bu 1. devre olarak adlandırılır. Bunu izleyen 3 haftalık 2. devrede yavaş bir gelişme olur. Gelişmenin 3. devresinde büyüme tekrar hızlanır. Bu devrenin son 5-10 haftalık süresinde gelişme hızı yavaşlar. Bu devreleri ve gelişme sürecini çevre koşulları, özellikle de su alımını etkiler. Gelişmenin ilk devresinde hücre bölünmesi ağırlıklı iken sonraki devrelerde hücre büyümesi yolu ile meyve irileşir. Meyve gelişmesindeki değişimler ve bunları belirginleştiren devrelerin tohum gelişme si ile yakın ilgisi vardır.

Kültürü yapılan kivi meyvesinin (çeşit ve beslenme durumuna göre) eni 4-5 cm, boyu 6-9 cm, ağırlığı 40-150 g. arasında olabilir. Meyve kabuğu açık kahverengi ve kısa, ince tüylerle kaplıdır. Hasada yakın zamanlarda tüyler ölüdür ve çoğu dökülür Çeşitlere göre meyve şekli yuvarlak veya oval, uzun olabilir. Diş tan içe doğru meyvenin yapısı şöyledir: Tüyler, kabuk, diş meyve eti, iç meyve eti, çekirdek, çekirdek evi, yumurtalık izleri, radyal yumurtalık beslenme damarları. Meyvenin enine kesitinde çekirdekleri çevreleyen çekirdek evi içten dışa doğru ince uzun şekillidir.

Bitkideki toplam yaprak alanlı ile meyve miktar ve kalitesi arısında yakın ilişki vardır. Bir meyveye düşen yaprak alanının 100 cm2 artması meyve ağırlığında 5-6 g artış sağlarken, uygun değer durumda 100 g meyve için 210-315 cm2 yaprak alanı gerekmektedir. Çok sayıda çekirdek evi merkezden dışa doğru ışınımsı bir dağılım gösterir. Actinidia türü, adını meyvenin bu görünümünden almıştır. Meyvenin üst kısmında sap bağlantısı etrafında çanak yapraklar kalıntıları, uç kısmında da boyuncuk (dişicik) kalıntısı bulunur. Şekil 4'de boyuna ve enine kesitte meyvenin bölümleri görülmektedir.

kivi meyve kesiti


           Actinidia'ların meyve bileşiminde en önemli ve dikkat çekici unsur C vitamini içeriğidir. Belki de bu meyveye değer kazandıran ve aranan bir ürün haline gelmesini sağlayan etmenlerin başında bu özelliği gelmektedir. Kivinin meyve etinin 100 gramında 100-400 mg C vitamini olduğu belirlenmiştir.

 Kivi meyvesi bileşimi C vitamini yönünden olduğu kadar mineral maddeler yönünden de diğer bazı türlere üstünlük gösterir. Çizelge de Actinidia meyve eti bileşiminin görüleceği gibi bu meyvenin besin değeri oldukça yüksektir. Vitamin C içeriği yönünden doğada yetişenlerle kültüre alınan çeşitler arasında önemli farklar vardır. Örneğin yetiştiriciliği yapılan çeşitlerin ortalama olarak 100 g meyve etinde 100 mg vit. C mik. Bulunurken doğal yetişme ortamında birçok bitkinin meyvesinde 200 mg/100 g C vitamini saptanmıştır. Hatta 100 g meyve etinde 400 mg vitamini olan bitkilere rastlanmıştır. Meyvelerin vit. C miktarları çevre koşullarına, gelişme ve olgunlaşma durumuna, hatta meyvenin bitkide bulunduğu yere göre bile değişim gösterebilir. Ancak hasattan sonra önemli değişim olmaz

Pazarlanabilir meyve ağırlıkları 80-120 g olduğuna göre 112 kivi meyvesi yetişkin bir insanın günlük C vitamini ihtiyacın fazlasıyla karşılar. Bu yüzden kivi birçok kaynakta 'sağlık meyvesi'' olarak ta tanıtılır. Bu nedenle yüksek C vitamini içeriği, Islah çalışmalarında da önemli bir amaç olarak dikkate alınmaktadır. Yüksek vit. C içermesine karşılık kivi, diğer vitaminler (A ve B) yönünden başka meyvelerden üstün değildir, hatta bazılarından daha geri durumdadır. Meyve etinin cazip yeşil rengini klorofil verir. Meyve etinde bulunan klorofil miktarı Ispanak yapraklarında bulunanın 1/100'ü kadar olsa bile yine de olgunlaşmamış domates veya kavundaki kadardır. Çeşitler arasında meyve eti rengi yönünden farklık vardır. Bruno çeşidi meyveleri Hayward meyvelerinden daha koyu yeşildir. Öte yandan A. chinensis var. chinensin'in meyve eti sarı veya yeşil-sarı olmasına karşılık aynı tür ve çeşidin "rufopulpa" formunda meyve ortası kırmızıdır. Kivi meyvesi genel olarak mineral maddeler yönünden de zengindir Önem i mineraller yönünden birçok meyveden zengin olmakla birlikte özel olarak çok yüksek oranda içerdiği (diğer meyvelere göre) mineral yoktur. Actinidia meyvesinin besin değeri yanında hekimlikte kullanımı da söz konusudur. Çin'de yapılan analizlerde meyve suyunda bulunan bazı maddelerin kansere neden olan maddeler oluşumunu önlediği ortaya çıkmıştır. Öte yandan aynı ülkede kivi meyvesi suyu bazı tıbbi içeceklerle birlikte astım, öksürük tedavisi ve nefes açıcı olarak kullanmamaktadır. Şekerler genel olarak glikoz ve früktoz şeklinde bulunurlar. Diğer şekerler (sakkaroz ve inositose) çok az bulunur. Toplam şekerin 70-90' monosakkaritler grubuna girer Başlangıçta meyvede az olan şekerler olgunluk ilerledikçe artış gösterir (Çizelge 3) Organik asitlerden başlıca kuinik (quinic), sitrik ve malik asitler bulunur Bunlardan en çok kuinik asit 1000 mg/100 g taze ağırlık miktarına ulaşabilir ki bu oran diğer meyvelerin çok üzerindedir. Enzimlerden meyvede en çok bulunan aktinidin (Thial protease) dir. Bu enzimin eti yumuşatıcı özelliği vardır. Meyve eti vitamin ve mineraller bakımından zengin olmakla birlikte kalori değeri azdır. 100 g meyve eti yalnızca 66 kalori verir. Tohum, kivide diğer bitkilerde olduğundan daha önemlidir. Meyvedeki çekirdek sayısı ile meyve iriliği arasında doğrusal ilişki olduğu daha önce açıklanmıştır. Bu ilişki sonunda iyi tozla bir meyvede 1400'e kadar çıkabilen sayıda tohum bulunur. Çekirdekler, olgunlaştığında koyu kahve veya siyah renklidir. Bir çekirdeğin ağırlığı 0,9-1,6 mg kadardır. Başka bir deyişle bir meyvedeki toplam çekirdeklerin ağırlığı yaklaşık 1 g civarındadır. Çekirdeklerin normal gelişimi Çiçeklenmeden sonraki 80 günde tamamlanır. Çok küçük olan çekirdekler meyvenin yenmesinde herhangi bir güçlük göstermez. İncir ya da cilek Çekirdekleri sertliğindedir. Dişe dokunmaz. Çekirdeklerde yaklaşık 34 yağ, bulunur. Normal gelişmesini tamamlayarak olgunlaşmış olan çekirdekler uygun koşullarda çimlenirler Çekirdeklerin çimlendirilerek fidecik ve fidan elde edilmesi bitkinin üretim (çoğaltma) yollarından birisidir.